Etrafımda yığınla insan var, bundan hoşlanmıyorum. İçten gelmeyen sahte gülücükler atmayı, dinlemeyi istemediğim bir sohbeti dinler gibi yapmayı sevmiyorum. İçimdeki fırtınalardan habersiz boş gözlerle bana bakan insanları görmek istemiyorum. Beni kendi halime bırakın diye bağıramıyorum, sesim çıkmıyor. Çıkarsa ruhum kaybolacak biliyorum, susuyorum. Kurtulamıyorum ruhumu çürüten, kalabalık yalnızlığımdan, insan sesleriyle dolu sessizliğimden.
Bedenim uyuşuyor aynı şeyleri yapmaktan. Gülüyormuş gibi, dinliyormuş gibi, şaşırıyormuş gibi. Gözlerimdeki donukluğu fark edemiyor hiç biri. Buna üzülmüyorum, aksine iyi ki diyorum, iyi ki fark etmiyorsunuz beni. Fark etmeyin beni, acımı kutsadım ben sıradan değil artık. Ama özgür de değil ve ben acımı özgürleştirmek istiyorum. Bir dağ başında, bir ormanda, nerede olursa…
Gözlerimin ıslaklığını, içimin derinlerinde kayboluşumu kimsenin görmeyeceği bir yerde...
Acımı özgürleştirmek istiyorum.
Gözlerimi âzâd etmek. Günlük olayların içinde savrulmak, herkes gibi yapmak, yaşamak istemiyorum.
Ruhumu hür kılacak bir yer istiyorum. Evet, ruhumu hür kılmalıyım, kaybolmadan derinlerde…
(Tanıtım Bülteninden)